Çemberin Dışında Kalmayı Tercih Edenler

Yapay zekanın ChatGPT 3.5 ile gündemimize girmesi birçok tartışmayı da beraberinde getirdi. Gerek büyük dil modelleri gerekse Stable Diffusion, Midjourney, DALL·E gibi görsel yapay zeka uygulamaları çeşitli tepkiler aldı. Beni en çok şaşırtan ise, insanların ne kadar da insana önem veriyor olduğunu görmem oldu.
Hani gerek yapay zekayla üretilmiş resimlere gerekse metinlere “ben gerçek insan ürünü içerik tercih ediyorum” diye, sanki yapay zeka trans yağ içeren gıdaymış gibi tepki veren tipler var. Hani doğrudan kendi mesleğini etkilemesinden korkanlar var da. “Ama bu hakiki değil” diyen tipleri ben hakikaten anlamıyorum. İngilizce’de bir şeyin aslını, arka planını öğrenmeye “to learn how the sausage is made” deniyor. Yani sosisin nasıl yapıldığını öğrenmek. Ben de bundan yola çıkarak, “sosisin nasıl yapıldığı umrumda değil” diyorum. Belki bizdeki “Hatice’ye değil de netice’ye bak” deyimi hali hazırda bu düşüncemi karşılıyor olabilir. Ben hiçbir zaman “bunu kim yapmış” diye bakmadım. Bir yazı, bu edebi olur, haber olur, her neyse; ya da bir resim, bir video… ben beğeniyorsam beğeniyorum. Benim için önemli olan o. Zamanında, Ekşi Sözlük’ten uçurulmadan önce, okurken şaşırdığım bir şey; bazı entry’lerde yazarların konu edilmesiydi. Hangi şu yazar bunu yazmış, bu yazarın üslubu böyle, öbürünün şöyle… Ben açıkçası hiçbir zaman entry’yi okuduktan sonra altına yazarın ismine bakmadım.
Ölü internet teorisi de başka bir geyik. İnternetteki içeriklerin çoğunun bot’lar tarafından üretildiği, insanların ürettiği içeriklerin çok az olduğu ve bu yüzden internetin ölü olduğu söyleniyor. Yapay zekayla ilgili tartışmalarda bu hep geçiyor. Ama ben size bir şey söyleyeyim, ChatGPT daha ortada hiç yokken de Türkçe içeriklerin çoğu bot’lar tarafından popüler aramalarda çıkmak üzere üretiliyordu. Türkçe web öleli belki 10 yıldan fazla oldu. Aksine, yapay zeka belki daha kaliteli içerikler üretebilmesine yol açabilir bile.
Tabii işsiz kalma korkusu yersiz diyemem. Özellikle ilk aşamada beyaz yakalı çalışanlar için bu endişe daha fazla. Burada dost acı söyler: Sanayi devrimlerinde, bilgisayar ve internet devrimlerinde olduğu gibi, yapay zeka devriminde de iş gücü kaybı yaşanacak. Bazı meslekler yok olacak, bazıları değişecek, bazıları ise yeni meslekler doğacak. Bu kaçınılmaz bir gerçek. Gerçek şu ki birileri işsiz kalacak diye icatların önüne geçemeyiz.
İşin bir de virtue signalling tarafı var. Yani bir şeyin arkasında durmak, bir şeyin arkasında duruyormuş gibi görünmek. Günümüz neslinin en büyük hastalığı. İlla ki doğru olarak algıladığı bir şeyin arkasında durmak. Böyle gidip profiline, bio kısmına yazmak. Diyelim ki ben haksızım ve yapay zeka kötü bir şey. Ben size bir şey söyleyeyim: Ben, sen, biz, o, onlar yapay zeka kullanmasak da yapay zeka kullanılacak. Bu belki biraz bizim tarihimizde matbaaya karşı durmak gibi. Bir nevi istemezükçülük. Belki ne olduğunu bilmeden veya bir çıkarı gözetmek için.
Ha haklı olan bir tarafından bahsedeyim yapay zeka karşıtlığının. Kripto denen iktisat fakiri olgu insanlarda bir güven kaybı yarattı. Salak saçma kripto dolandırıcılıkları, sanki yapay zeka da buna benzer bir şeymiş gibi bir algı yarattı. Bazıları da hakikaten kriptoda olduğu gibi en az emekle yapay zeka ile para kazanmanın peşine düştü. Bunun için her gün belki yüzlerce yeni, hiçbir faydası olmayan basit uygulamalar, hizmetler çıkıyor. Bilmem ne şirketi bir API sunuyor. Yani bir arayüz. Siz de bu arayüzü kullanarak kendi uygulamanızı yapabiliyorsunuz. İşte bazı aklı uyanıklar, başına iki prompt koyup bir web sitesi açıyor. Sonra da bunu satmaya çalışıyor. Bu da yapay zekaya olan güveni sarsıyor. Her teknolojide olduğu gibi.
Başka bir haklı tarafı, her ürüne “yapay zeka destekli” imgesinin yapıştırılması denilebilir. Gidip işlemcide NPU (nöral ağ işlem birimi) var diye koca CPU’nun adına AI koymak ya da hiçbir alakası olmayan anakartın modeline AI yapıştırmak gereksiz görülebilir. Özellikle marka özürlü, Web’i büyük oranda, sosyal medya ve akıllı telefonu tamamen kaçırdık bari yapay zekayı kaçırmayalım kafasındaki Microsoft gidip kırk farklı çeşit Copilot yapınca belki bir duyarsızlık oluşuyor. Ama Microsoft Copilot için tek bir gerçekten işe yarayan işlev söyle derseniz; Edge kullanırken Youtube videolarını özetleyebilmesi mesela.
İşin bir de öteki tarafı var. Yapay zeka karşıtlığını, şu aralar “duyar kasılan“ konu olduğu için, bundan çıkar elde etmeye çalışan birtakım YouTube’cular var. Hani konu ne olsa onun karşıtlığını yapıp, bunun üzerinden tık ve dolayısıyla para kazanmak isteyenler. Sözde teknoloji basını (yabancı olanı kastediyorum; herhalde 20 senedir yerli olanını takip etmemişimdir) da kendilerinden bekleneceği üzere, saçma sapan, okuyanda ancak olumsuz duygular uyandırıp tık almak için çoğu zaman yalan yanlış veya yanıltıcı haberler yapıyor.
Emek demişken, resimlere geri dönmek gerekiyor. Yapay zeka ile üretilen resimlere getirilen, bence anlamsız bir eleştiri var: “Ama bu resimlerin arkasında emek yok.” Bu ne emek değerciliktir, bu ne klasikçilik, Marksistçiliktir. O zaman dijital sanatçıların yaptığı resimler daha mı değersiz? Dijital fotoğraf daha mı değersiz? Diyeceğim ama bunu inatla savunanlarla tanışmıştım 2011’de bile — o konuya girmeyeceğim, yoksa küfrederim. O zaman bütün fotoğrafları orta formatta çekelim, hatta yetmez, 20x24 (inç bu arada) yaprak filmle çekelim. Filmler hep IMAX olsun.
Konuyu “sanat nedir, sanatçı kimdir” sorularına kadar getirlenler var. Ben hani hiçbir zaman “sanatçının ruhuyla bir bağ kurma” gibi bir düşünceye sahip olmadım. Yapay zeka hakikaten de bana bazı insanların, diğer insanları ne kadar umursadığını göstermiş oldu. Yok illa ki bir sanat, sanatçı tartışması istiyorsanız. Alın size 2006 yılından bir tartışma.
Ama herhalde yapay zeka karşıtlığını en şaşırtıcı bulduğum güruh, programcılar. Yahu tamam, sanatçılar hadi de siz bilgisayarın, teknolojinin yanında nasıl olmazsınız? Herkes kendi işini gözünde büyütüyor. Kime sorsan, meğer herkes birer sanatçıymış. Toplumun en önemli taşı bunlarmış. Hiç kimse size iş bulunsun diye yeni bir tekniği kullanmaktan vazgeçmez.
Buradan da şuna gelebiliriz: Kendi alanları ne olursa olsun, bu yenilik karşıtları uzun dönemde ne olacağını düşünüyorlar? Siz yapay zekaya karşı olsanız da, kullananları boykot etseniz de, kendi iş süreçlerinizde kullanmasanız da (ki elbette kullanmak zorunda değilsiniz), yapay zeka kullanılacak. Siz yerinizde saymayı tercih etseniz de dünya ilerleyecek. Ben bir şeyler üreten bir insan olsam, “aman benim tarzım da modellere girsin de benim dünya görüşüm, bakış açım, üslubum, tarzım yapay zeka tarafından yaşatılsın” isterim. Siz banal bulsanız da içerik bu modellerle üretilecek.
Bir nevi:
– Herkese benden çay!
– Ben istemem.
– Peki, Şakir’e çay yok.
Durumu bu. Siz çemberin dışında kalmayı tercih edin o zaman.